1.1.4 Metadolojik Materyal: Okul Ortamındaki Kapsayıcı Zorluklar
Site: | Increa Moodle |
Course: | BÖLÜM 1: Teorik Bilgi |
Book: | 1.1.4 Metadolojik Materyal: Okul Ortamındaki Kapsayıcı Zorluklar |
Printed by: | Guest user |
Date: | Sunday, 22 December 2024, 5:14 AM |
Özet
İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi'nin (İHEB) 26. maddesine göre herkesin eğitim hakkı vardır. Ayrıca “Eğitim, insan kişiliğinin tam geliştirilmesine, insan haklarına ve temel özgürlüklere saygıyı güçlendirmeye yönelik olmalıdır. Eğitim, bütün uluslar, ırklar ve dinsel gruplar arasında anlayış, hoşgörü ve dostluğu yerleştirmeli ve Birleşmiş Milletlerin barışı koruma yolundaki etkinliklerini güçlendirmelidir” (İHEB). Küreselleşme ve çeşitliliğin damga vurduğu, hızla gelişen bir dünyada kapsayıcılık ve eğitim konusu; araştırma, yenilik ve uygulamanın odak noktalarından biri haline geldi. UNESCO Küresel Eğitim İzleme raporuna göre, eşitlik ve kapsayıcılık 2030 gündeminin kalbi haline geldi. Bununla birlikte, kaynakların eşitsiz dağılımı hala geçerli ve bu hedeflere ulaşmadaki başarı şimdiye kadar zorlukların etkisi altında kalmış ve sınırlıdır. Bu zorluklardan bazıları, engellilik, etnik köken, dil, göç, yerinden edilme, cinsiyet ve din gibi ancak bunlarla sınırlı olmayan ortak eşitsizlik özelliklerinden kaynaklanmaktadır. Diğerleri coğrafi, ekonomik bağlamlarla ve Covid-19 pandemisi sebebiyle artan
yoksullukla ilgilidir.
Bu bölüm, tüm öğrenciler arasında çeşitliliği destekleyen ve hoş karşılayan bir ilke olarak görülen kapsayıcı eğitimi (KE) ele alacaktır (UNESCO 2017). Avrupa'da yaygın olan göç, yoksulluk, üstün zekalılık, özel gereklilikler, engellilik ve Covid-19 pandemisi gibi birkaç ana soruna odaklanacak. Bu zorluklardan bazılarını sunmak ve ele almak için, 'kapsayıcılık' ve 'eşitlik' terimleri, eğitimde kapsayıcılık ve eşitliği sağlamaya yönelik UNESCO Kılavuzuna atıfta bulunularak açıkça tanımlanmalıdır (UNESCO, 2017):
Kapsayıcılık, öğrencilerin varlığını, katılımını ve başarısını sınırlayan engellerin üstesinden gelmeye yardımcı olan bir süreçtir. Eşitlik, tüm öğrencilerin eğitiminin eşit öneme sahip olarak görüldüğü adaleti sağlamakla ilgilidir.
Göç
Göç, son yıllarda Avrupa'da yaygınlaşmaya başladı. Güvenlik sorunları ve ekonomik kriz, insanları yeni bir yaşam arayışı içerisinde yer değiştirmeye zorladı. Bazıları sığınmacı olarak ve/veya mülteci kamplarında kalıyor. Diğerleri küresel hareketlilik tarafından yönlendiriliyor, iş fırsatları buluyor ve topluma entegre oluyor. Farklı kültürlerden, ırklardan, geçmişlerden ve dini inançlardan gelen tüm aileler artık Avrupa'da yaşıyor ve çocukları yerel okullarda okuyor. Ancak, hepsi sadece yeni ortama alışmakla kalmayıp, aynı zamanda eğitim sürecine tam olarak dahil olmanın da zorluklarıyla karşı karşıya kalıyor. Aslında göç ve ilgili tüm yönleri, dışlanma açısından en yüksek risk faktörlerinden biri olarak kabul edilmektedir. Bu durum öğretim için yeni zorluklar yaratır ve aynı zamanda kültürel önyargıların öğrencilerin eğitim, meslek ve ilerideki kariyerleri için kapsamlı sonuçlara sahip olabileceği düşüncesi (Altrichter, 2020) için de yeni zorluklar yaratır.
UNICEF ve UNESCO'nun raporlarına göre eğitim ve göçle ilgili istatistikler oldukça endişe verici:
● 2016'da çatışmalarnedeniyle 28 milyonçocukevsizkaldı,
● 2017'de mülteciçocukların %61'i ilkokulakaydoldu,
● Aynıyıl, mülteciöğrencilerinyalnızca %23'ü ortaokullarakaydoldu.YeşilKitap'agöre, eğitimsistemlerigöçmenlerikaynaştırmakiçinhareketetmezse, etnikbölünmelerialevlendirmeye, ayrımcılığavebirçokgöçmengrubununyaşadığısosyo-ekonomikdezavantajakatkıda
bulunmapotansiyelinesahiptir. (Rashid, Tikly 2010). Bu durum, eşitlikhedefine her zaman ulaşılamadığındanvearaştırmacılaragöreöğrencilerinnotlarısosyalgeçmişleriileilişkilendirildiğinden, mevcutstandartlaştırılmışeğitimvesınavmodeliningüncellenmesinigerektirir. (Alcott 2017). Bu sorun, birçoköğretmenin 'kültürel' farklılıklarıelealmakiçinyeterlikültürlerarasıyeterliliğesahipolmamasıgerçeğiyledaha da artmaktadır.(Altrichter, 2020).
Daha derinlemesinebakıldığında, eğitimdekapsamaileilgili, göçünsebepolduğubirkaçöndegelen risk faktörü/zorlukvardır.
Engellilik
Dünya Sağlık Örgütü'ne göre, dünyadaki her on kişiden en az biri engellidir. Engellilik, kesin olarak doğuştan sahip olunan bir şey değildir. Bir engel, bir kişinin hayatı boyunca da edinilebilir.
Engelliliğin tanımları yalnızca ülkeden ülkeye değil, aynı zamanda farklı gruplar içinde de çok değişiklik gösterir, ancak basit ve anlaşılması kolay bir tanım seçmemiz ve sağlamamız gerekirse, o engel fiziksel, zihinsel veya kişinin faaliyetlerini sınırlayan psikolojik bir durumdur.
Engelli olmanın sınırları yoktur. Sosyal, etnik, ekonomik durumları veya coğrafi durumları ne olursa olsun çocukları ve yetişkinleri etkiler. Bunu söyledikten sonra, yoksulluğun insanları özellikle savunmasız hale getirdiği gerçeğini dikkate almalıyız, çünkü yetersiz beslenme, yetersiz sağlık bakımı gibi daha yoksul ülkelerde sık meydana gelen koşullar, riskli çalışma ortamlarındaki kaza olasılığının yüksek olmasıya da hastalıkların ve anormalliklerin erken teşhis edilememesi, engelliliğin arkasında duran başlıca nedenler arasındadır.
Engellilik, üretken ve tatmin edici bir yaşamdan önce sayısız zorluklar getirebilir.Engellilerin çeşitli sağlık hizmetlerine, istihdama ve eğitime erişimleri, çevredeki engeller ve diğer insanların tutumları nedeniyle çoğu zaman zordur.
Engelliliğin sosyal modeli, engellilerin konumunu değiştirme ve hem toplumun hem de engelli grupların engellilere bakış açısını değiştirme girişimi olarak oluşturulmuştur. Sosyal modele göre, engelli insanlar, kendi bozuklukları (örneğin sağırlık veya akıl hastalığı) nedeniyle değil, toplumun ihtiyaçlarını karşılayamaması nedeniyle engelli olarak görülmektedir (AFRİKA KAPSAYICI EĞİTİM için engellilik modeli).Engelli olmanın insan yaşamının normal yelpazesinin bir parçası olduğu ve toplumun engellilerin orada olmasını beklemesi ve onları içermesi gerektiği anlayışı, InCrea+'ın da benimsediği ve okul eğitiminde sanatsal yöntemlerle katkıda bulunmaya çalıştığı bir anlayıştır. Tıbbi model,eşit yaşamlara, engellilere eğitim, istihdam, sosyal ve diğer tüm fırsatlara olanak sağlayamaz.
Eşit ve tatmin edici bir yaşam şansını artırmak için güvence altına alınması gereken ilk adımın uygun eğitim olduğunu göz önünde bulundurarak, burada kaliteli okul eğitiminde kapsamanın sağlanmasına özel önem vereceğiz. Böyle bir eğitim için çağrıda bulunan ilk insan hakları sözleşmesi, Madde 24: Eğitim'deki gereklilikleri belirleyen Engelli Kişilerin Haklarına Dair Sözleşme'dir.
Yoksulluk, Finansal Zorluklar ve Dijitalleşme
Eğitime erişim ve eğitime katılımın önündeki bir diğer kritik zorluk da yoksulluktur. Yoksulluk özünde açlık, ev/barınma eksikliği, tıbbi bakıma erişim, güvenlik vb. gibi eğitimi ve ilgili başarıları doğrudan veya dolaylı olarak etkileyen çok çeşitli konularla bağlantılıdır.
Resmi yoksulluk sınırı günde 1,25 Amerikan dolarıdır.Pritchett'in (2006) düşüncesi bu alt seviyeyi o kadar düşük yapmaktı ki, böyle bir miktarla yaşayan herhangi birinin mali durumu hakkında tartışmanınimkansız olacağıydı. (Armstrong, 2009) Ancak, Avrupa'da insanlar günde daha fazlasıyla yaşayabilir fakat yine de yoksul olarak kabul edilebilirler. İstatistikler, yoksulluk veya sosyal dışlanma riski altındaki çocuklarla ilgili olarak oldukça endişe verici rakamlar gösteriyor.
Şekil 2-Yoksulluk risklerine ilişkin Avrupa verileri https://ec.europa.eu/eurostat/statistics-explained/index.php?title= Children_at_risk_of_poverty_or_social_exclusion#:~:text=In%202019%2C%20an%20estimated%2022.5,aged%2065%20years%20and%20over).
Yoksulluğun bu bölümde tartışılmak üzere seçilen birkaç kritik etkisi vardır. Yukarıdan aşağıya yaklaşımı ele alındığında, okulların kapsayıcı eğitim sağlama kapasitelerini engelleyen mali zorluklarla karşı karşıya olduğu gerçeğini göz önünde bulundurmak önemlidir.
Bir önceki bölümde bahsedildiği gibi, fiziksel engelli çocukların erişilebilirliğini sağlayan okul binalarının yenilenmesine ve uyarlamalarına yönelik yatırımlar genellikle sınırlıdır veya hiç yoktur. Asansörler, korkuluklar, engelli banyoları, özellikle daha yoksul ve uzak bölgelerde, okul için genellikle çok pahalıdır ve bu durum, bu tür çocukların söz konusu kurumda eğitime erişim olasılığını doğrudan ortadan kaldırır.
Bazı ``Okul Çapında Zenginleştirme Modeli`` durumlarında, çevre; odaklanma, refah vb. üzerinde olumlu veya olumsuz etkiye sahip olabilir. Okul odalarına, sınıf büyüklüğüne ve ek personele uyarlamalar da genellikle yetersiz olan bir fon gerektirir, bu nedenle bu öğrencilerin dahil edilmesi tam olarak sağlanabilir.Okul personeli, çeşitli ailelere ve engelli çocuklara hizmet etme çabalarında birçok zorlukla karşı karşıyadır. Yetersiz insan ve mali kapasite, genellikle bu sorun için itici faktörlerdir. Tekerlekli sandalyedeki veya Okul çapında zenginleştirme modeline uyan bir çocuğun belirli bir eğitim kurumunda eğitim alma becerisine sahip olmadığı, dolayısıyla evde eğitim alması gerektiği hakkında çok sayıda vaka bildirilmiştir (oran özellikle uzak bölgelerde yüksektir).
Üstün Zekalılık
Her okul yılı planlama ve organizasyonla başlar. Öğretmenler, veliler ve öğrenciler bir plan yapar ve okul yıllarının nasıl geçecek olduğunu tahmin etmeye çalışırlar. Bununla birlikte, muhtemelen normalden daha az dikkat çekecek bir grup öğrenci vardır ki; bunlar üstün yetenekli öğrencilerdir. Bunlar; yetenekli, yaratıcı ve yenilikçi ama aynı zamanda, farklı öğrenme ihtiyaçları nedeniyle açıklanamaz bir şekilde görmezden gelinen çocuklar.
Üstün yetenekli öğrenciler, normal öğrencilerin yaptığından farklı ve daha gelişmiş şekillerde öğrenirler. Öğrenme, bilgiyi daha sonra detaylandırılan, parçalanan veya çeşitli şekillerde yeniden düzenlenen bilgiye dönüştürmeyi temsil eder. Üstün yetenekli öğrenciler, belirli bir süre içinde diğer akranlarından daha fazla öğrenirler. Ayrıca bir konu hakkında daha geniş, daha ayrıntılı ve farklılaştırılmış bir bilgi oluştururlar. Ayrıca, bu öğrenciler genellikle olduğu gibi açık ifadelere değil, kanıtlara ve muhakemelere dayalı çıkarımlar yaparlar. Birden fazla kaynaktan gelen bilgiyi birleştirmek, mutlaka doğru olmayan sezgisel bir teoriye yol açar, ancak üstün yetenekli çocuk aynı zamanda yeni bilgisini doğrulayabilir, buna göre değiştirebilir veya yanlışsa reddedebilir.
Üstün zekalılık sınıfta göründüğü açıdan ele alınırsa, biz onları öğretim sürecini ve yaklaşımını sorgulayan,yaratıcı kavramları açıkça belirten görsel-uzamsal üstün zekalı çocuklar olarak ya da öğretimin yönü hakkında çıkarımlarda bulunan ve öğretmene, akranlarına sınıfta olup bitenden önde oldukları izlenimini veren sözel olarak üstün yetenekli çocuklar olarak belirleyebiliriz.görsel-uzaysal olarak yetenekli olanlar – sıklıkla akademik veya sosyal olarak başarılı değildir, yani genellikle istisnai olarak kabul edilen kategoriye girerler.
COVID-19 Tehtidleri
Dünya Sağlık Örgütü 11 Mart 2020'de Sars-CoV-2'nin neden olduğu hastalığın bir pandemi olarak nitelendirilebileceğini açıkladı. Bu olağandışı ve tuhaf durumda, okulların enfeksiyon risklerini azaltmak için ölçeklendirmesi ve faaliyetleri askıya alması gerekiyordu. Pandemi herkese sosyal eşitsizliklerin eğitim sektöründe nasıl tezahür edebileceğini daha iyi anlama şansı verdi.
Birçok yazarın COVID-19'da küresel bir meydan okuma olarak bahsettiği gibi: kapsayıcı ve sürdürülebilir bir gelecek makalesine doğru (s. e312), COVID-19 aynı zamanda bir eğitim krizi de getirdi, dünyanın dört bir yanındaki hükümetler sosyal mesafeyi zorlamak ve viral bulaşmayı yavaşlatmak amacıyla okulları geçici olarak kapattı. Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü (UNESCO), 150 ülkede 19 milyar öğrencinin okula gitmediğini, dünya öğrenci nüfusunun %60'ının etkilendiğini tahmin ediyor. Araştırmalar, eğitime erişimin kaybının yalnızca kısa vadede öğrenmeyi azaltmakla kalmayıp aynı zamanda uzun vadede okul terk oranlarını artırdığını ve gelecekteki sosyoekonomik fırsatları azalttığını göstermiştir.
Sonuç
Küresel düzeyde eğitime dahil olmanın sayısız zorluğu vardır. Bunların çoğu aynı zamanda Avrupa'da da bölgesel düzeyde kendini gösterirken bulunabilir. Bu bölüm, Increa+ projesinin doğrudan ele alacağı ve kapsayıcı eğitimin uygulanması için yaygın olan bazı risklere bakmaya çalıştı.
Göç, araştırmacılar ve öğretmenler tarafından, tüm yönleriyle farklı tür ve derecelerde riskler sunması nedeniyle, kapsayıcılığın en yaygın zorluklarından biri olarak bulunmuştur. Göçten kaynaklanabilecek kapsayıcılığın önündeki kültürel, din, cinsiyet, ırksal engellerin yanı sıra bununla birlikte zihinsel sağlık etkilerini unutmadan gelebilecek ayrımcılık ve klişelere baktığımızda ,kapsayıcı eğitim açısından göçün karmaşık bir konu olduğunu güvenle söyleyebiliriz
İster fiziksel ister zihinsel engelli isterse BEP 'li öğrenciler olsun, engelliler kapsayıcı eğitim için başka bir büyük zorluk teşkil ediyor, zorluklar yelpazesi oldukça geniş ve ülke bağlamına, engelliliğe ve genellikle finansmana bağlı olarak değişiyor. Aslında, finansman düşünüldüğünde, yoksulluğun eğitim bağlamlarında doğrudan dışlanma ile bağlantılı olduğu bulunmuştur. Bu, öğrenci ortamlarına yapılan tesis ve yatırım eksikliğinden, yetersiz öğretmen eğitiminden, artan harcamalardan, ulaşımdan, sağlık hizmetlerinden ve daha birçok şeyden kaynaklanmaktadır.
Üstün zekalılık ve yetenek, bu bölümde de tartışılan ve Increa+ projesi aracılığıyla ele alınacak olan, kapsayıcılık için bir temel oluşturan iki kategoridir. Öğrenme biçimleri, süreçleri ve ihtiyaçları sınıftaki diğerlerinden farklıdır ve çoğu zaman gerektiği gibi ilgilenilmez. Herkese uyan model, “yetenekli” çocuklara hitap edemez, bu nedenle kapsayıcılık için bir zorluk haline gelir.
Yukarıda belirtilen zorlukların tümü, Covid-19 salgını sırasında daha da arttı. Artık sosyal mesafe ve çevrimiçi eğitim ortamında tüm risklerin ve engellerin öne çıkması ve aşılması daha da zor hale gelmesiyle birlikte kapsayıcılık açısından uçurumun genişlediğini görebiliyoruz. Eğitimde kapsayıcılığın sağlanması açısından ilerlemek için gerçekten anahtar olacak şey, öğretmen eğitimi, kaynaklarda iyileştirme ve zorlukları ele almak ve riskleri önlemek için uzun vadeli ve sürdürülebilir stratejiler olacaktır.